Gönderil(e)memiş Mektuplar -10-

Kurtuluş KILINÇ

Ömrüm!
"Bir kızıl goncaya benzer dudağın
Açılan tek gülüsün sen bu bağın…"

Ölüme nişanlıymış insan dünyaya geldiğinde. Şeb-i aruz denilen o düğün gecesinden evvel kendisine biçilen sürede ne yaşarsa ya kâr hanesine ya da zarar hanesine yazdıracak ve ardından ya nişanlılık döneminde yaptığı şeylerin pişmanlığıyla her gün büyük ızdırapların içinde bir evlilik yürütecek ya da evini cennet bahçelerinden bir bahçeye çevirerek huzur içinde yaşayacakmış kalan sonsuz zamanı.

Şu anda yanında olamamanın ağırlığı kalbimde bir taş gibi ama biliyorum ki sen, belki de kahveni yudumlarken bu satırları okuyacak ve uzaklarda bile olsak aynı gökyüzünü paylaştığımızı hissedeceksin.

Ben varlığınla güzelleşen, anlam bulan bir dünyaya uyanıyorum her sabah. Her saat başında bir bahar goncası gibi umutlu gönlüm. Her saniyeyi sevgi tohumlarıyla dolduruyorum.

Her anın değerini seninle öğrendim; bahçemden kopan her çiçeğe içimdeki sevgiyi nakşettim daha güzel koksunlar diye. Sen gülümsediğinde unuttum ben tüm acılarımı. Daha bir sarıldım dünyaya bir nefes fazla alabilmek için yanında. Dünyanın karanlığına bir tebessümün ışık oluyor ve ben her sabah yeniden doğuyorum.

Kaderin bize çizdiği mesafelere inat kendime bayram ilan ettim bugünü. Uzun ve kederli bir yolculuğun ardından aklındaki soru işaretleri, şaşkın yüzündeki kocaman tebessümü ve sarsılmaz bir inançla sana bakan annene; ağlamaktan ziyade müjde veren sesinle yıllar önce başlayan hayat yolculuğunun yıl dönümü bugün. Gecenin bu vaktinde tüm şehrin sustuğu ve yalnızca hastaların ve köpeklerin konuştuğu bu saatte ben de inatla yokluğuna sesleniyorum. Rüzgarlara hasretimi anlatıyor, sokak lambalarının aydınlığına bastığım her adımımda doğum gününü kutluyorum.

"Sana boncuktan kuş yaptım.
Konacak pencerene…"

Bu sabah evimizin mutfağında selamladığımız bir günü hayal ettim. Çeşit çeşit kahvaltılıkları, sıcacık pide ekmeğin buğusundan içimize yayılan kokusunu... Sen şen şakrak şarkı söyleyip toplarken ortalığı sana gizlice en sevdiğin haliyle orta kavrulmuş bol köpüklü bir kahve yaptığımı düşündüm.

Bu naif düş, saatlerce mutlu etmeye yetti beni. Göğsümün tam ortasında sensiz kaldığım zamanlarda acıyan yerin üzerinde bu kez kelebekler uçuşuyordu.

Aynı filmi defalarca izlemek seninle, bildiğimiz bir romanı birlikte okumak, (neden hep bana okutuyorsun) aynı yöne bakmak ve aynı havayı solumak dünyaya bir evlat getiren annenin o büyük gururu gibi heyecan yaşatıyor bana.

Hatırlıyor musun peri bacalarına bakan odamızın penceresinden sızan ışıkla konuştuğun sabahı. Bütün çocukluğunu anlatmıştın bir ışığa. Seninle gezdim çocukluğunun geçtiği sokakları o an. “Işık nasıl anlayacak seni?" diye sorduğumda verdiğin cevap hala kulaklarımda; "Sen, bana ışık olanın beni yıllardır nasıl anladığını ve yolumu aydınlattığını bilsen bunu bana sormazdın."

"Sana bir kez kavuşmak belki yazılmaz sonumuza,
Ama her sabah seninle yeni bir bahar yaşarım."

Küçükken bir komşumuz vardı mahallemizde. Yaşını ne zaman sorsak hep 45 derdi. Biz şimdi o yaşlara yaklaşmışken yine sorsak eminim yine 45 diyecektir. O 45 yaşındaysa sana da yakışan en güzel yaş sanırım 17. Bu yüzden bundan sonra son nefesimize kadar senin 17. yaş gününü kutlayacağız her doğum gününde.

Yaşlı bir adamın, bir parkta otururken elini tutup "Gözlerin hâlâ aynı, ilk günkü gibi" diye fısıldadığını duydum eşine. İnsan, böyle anlarda hayatın aslında bir cümleyle nasıl da güzelleşebileceğini ve mutlulukların ne kadar da küçük hareketlerle gelebileceğini anlıyor. Belki biz de bir gün, aynı bankta oturup geçen yılları anlatacağız. Belki de anlatmayacağız, sadece bakışacağız. İşte o bakış, binlerce kelimeye (belki bir ömre) bedel olacak.

Her an daha çok özlüyorum seni… Uyanmak istenilmeyen bir rüya, bitmesin diye yalvarılan bir masal gibi sevdamız. Bilirim ki sen, bu masalın ta kendisisin. İimkansızlıklar bile bizim için birer oyun, aylar geceler boyu beklediğimiz minik mucizeler, ellerimizi birleştiren bir dua…

Dua ediyorum ki her bakışmamız içimizdeki baharı muştulasın, her sabah güne birlikte başlamak en büyük mutluluğumuz olsun. Birlikte yaşlanacağımız zamanları düşlerken, her imkânsızlık aşılsın, her uzak yakınlaşsın, her zorluk kolaylıkla hallolsun.

"Adın başka, tadın başka,
Sığmıyorsun ele avuca delisin sen.
Dilerim ki benle yaşa…"

*

Hasretiyle yandığım yürek yangınımsın sen.

Gülüşün bahar meltemi, bakışın ateş denizi. Bu çelişkide bile öyle mükemmelsin ki. Öğle güneşi gibi parlıyorsun hayatımda. Kalbinin güzelliğinle ısıtıyorsun her yanımı.

Rüyalarımın gerçek, gerçeklerimin rüya olduğu en güzel yanımsın benim. Hiç eksilmeyen bir umut gibi öpücüğün en güzel hediyem. Her nazına katlanırım; çünkü sensiz hayat ölüm gibi.

*

Kalbimin en güzel melodisi sensin.

Aklımda tek söz, tek yemin var: “Seni sevmekten hiç vazgeçmeyeceğim.” Sen benim dünyama açan nadide bir çiçeksin. Gel, bundan böyle hayatımıza anlamlı kılan sevgimizle her zamankinden daha kuvvetli sarılalım birbirimize.

*

Deli gönlümün kimseye anlatamayacağı sırrımsın sen.

Sensiz geçen her an gurbet dolu bir yol gibi...

İçindeki çocuğun sesi ve kalbindeki kuşların cıvıltıları hiç eksik olmasın.

*

İçimde nefes alıp veren sevdamsın sen.

Seni düşünmek, yağmurun toprağa değişi kadar saf ve derin. Seninle her günüm suyla buluşan bir yaprak gibi sevginle tazeleniyor.

*

En gerçek hazinemsin sen.

Diğer her şey birer yalandan ibaret.

Gülüşün varoluşuma yön veren ışık, kalbim sana mahkûm.

“Bin ömrüm daha olsa
Kollarında son bulsa
Eğer sana kavuşmak varsa
Ölmek düğün gibidir bana”

İnsan olmak bir ana sığar belki de insan kalmak bir ömre sığmazmış. Sen bunca nefes alan, yiyen, içen, gezen, tozan, konuşan canlılar içinde yüreğinden damıyan merhametin ve tüm aleme yetecek ama hak edenden başkasına vermediğin ve illa ki beni herkesten farklı tuttuğun sevginle insan kalabilensin. Bu yüzden de dileğim sonsuzluk aleminde de yan yana gelsin ellerimiz, bedenlerimiz...

Yan yana el açıp yakaralım içten gelen bir samimiyetle;

"Ne getirdin deme bize
Senden başka neyimiz varsa o bizim yokumuzdur
Geldik işte bunlar ellerimiz
Bunlarda ellerimizin büyük boşluğu…"

Hayatımda aldığım en güzel hediyemsin sen.
İyi ki doğdun ömrüm.
İyi ki varsın.
İyi ki bana YARsın…