KİRLİ İTTİFAK
KİRLİ İTTİFAK
Yaşadığımız Coğrafya her türlü sürprize gebe bir özelliğe sahip. Her yeni gün beklenmedik olaylarla karşı karşıya kalıyoruz.
Deyim yerindeyse, Yangın Yeri bir bölgedeyiz. Bir yangın sönerken yeni bir yer yanıyor. Burada yangın ifadesi mecazi değil. Gerçek anlamda içinde yaşadığımız coğrafya adeta ateş topuna döndü dersek yalan olmaz!
Daha dün Irak gibi bir devleti Özgürlük ve Demokrasi getireceğiz iddiasıyla yerle yeksan eden İstilacı Batı Dünyası, müteakibinde Suriye ve Kuzey Afrika’ya el attılar.
Tüm dünyanın gözleri önünde Suriye İç Savaşında Baas Rejimi Yönetiminin yapmış olduğu vahşet ve zulmü duymayan kalmadı. Akıl ve Zihinlere sığmayacak derecede katledilen insanlar dahası Baskı ve Pres Makineleri ile insanların yok edilerek katledilmesine tanık olduk.
Yine Siyonist İsrail’in son yüzyıla damgasını vuran Filistin’i İşgali ve özellikle Gazze Bölgesinde yapmış olduğu Vahşi Katliamlar İnsanlığın Vicdanına büyük bir Kara Leke olarak yapışmıştır.
Birleşmiş Milletlerin dahi müdahil olmadığı, dahası olamadağı bu Soykırım karşısında artık İnsanlığın Ortak Sesi olan Sumud Filoso Aktivistleri ve Türkiye gibi Tepki koyan ülkeler sayesinde Müzakere Sürecine bağlandı.
Anlayacağınız Haçlı İstilası kimlik ve maske değiştirmekle birlikte tüm hızı ile devam ediyor. Bu durumu anlamak için bugün Sudan Coğrafyasında yaşanan gelişmeleri yakından gözlemlemekten geçer.
Sudan Meselesi için İsrail ve Birleşik Arap Emirlikeri Ortaklığına dikkat etmemiz gerekiyor. Siyonist İsrail Rejimi ve BAE Yönetimi, Kızıldeniz ve Basra Körfezi üstünden tüm coğrafyayı istila etmek gibi bir idealleri var.
Bunu nereden mi anlıyoruz! Bu iki Devlet yakın geçmişte Libya İç Savaşında ve Filistin’de Bölgeye fitne ve nifak sokmak suretiyle ortak bir operasyon gerçekleştirmişlerdi.
Bugün ise yine Sudan ve Doğu Afrika’da benzer bir ortaklık işine girişmiş durumdalar. Arap Baharı adı altında manipüle edilen Yemen İç Savaşı BAE tarafından yazılan bir senaryo idi.
Bu operasyon ile Yemen adeta yerle bir edildi. Sokotra Adası gibi muhtelif yerleri işgal ettiler. Coğrafyanın Jeopolitik Dizaynı ve Kaynaklarının kontrol altına alınması yine yağma politikası üzerinden İsrail-BAE Ortaklığı Haçlı İstilasının güncel uygulanması diyebiliriz.
Her fırsatta deyim yerindeyse ayağı sendeleyen ülkelere tuzak kurmayı kendilerine prensip edinmiş bu ahlak yoksunu iki ülke yine bölge ülkelerinin başına bela olmaya devam ediyorlar.
Yakın tarihte İsrail ve BAE Türkiye’ye karşı Suudi Arabistan’ı da yanına almak suretiyle Akdeniz’de Yunanistan, İsrail ve Rum Kesimi ortaklığıyla Türkiye’ye Fren Olma maksatlı bir cephe oluşturmuştular ancak bu amaçlarına nail olamamışlardı.
Açıkçası Müslüman görünümlü BAE Yönetimi, varlığını İsrail’in müdafasına ve yükselmesine adamış bir tablo sergiliyordu. Elbet İsral’in Siyonist Batının detseğiyle sergilemiş olduğu şımarık ve saldırgan tavrı bir gün son bulacaktır.
BAE İsrail’e hizmet eden kullanışlı bir aparat olarak kendi coğrafyasına ihanet eden ülke ünvanı ile Tarih Sayfalarında ki yerini alacaktır.
Yakın tarihte Türkiye’yi kendi inşaa ettikleri ve güdümleri altında tuttukları Terör Örgütleri aracılığıyla kargaşaya sürükleyen zor dönemler yaşamasına sebep olmuşlardı.
Aynı Siyonist İttifak Afganistan’ı da kendi kurdukları Terör Örgütlerini bahane etmek suretiyle işgal ettiler. Dikkat edilince İşgal edilecek Ülkeleri ve Bölgeleri büyük bir özen ve istihbarat desteğiyle seçiyorlar.
Başta MOSSAD VE CIA olmak üzere emirlerine amade İstihbarat Örgütleri sayesinde Ülkelerin ve Bölgelerin en hassas noktalarını tespit ederek Operasyonlarının başlangıç harekatını buna göre belirliyorlardı.
Türkiye için Güneydoğu Coğrafyasının seçilmesi asla tesadüfi bir durum değildi. Türkiye’nin Zengin Yer Altı Kaynaklarının bulunduğu bu coğrafya yıllarca yangın yerine çevrilmişti.
Bugün Terörsüz Türkiye Meselesine en şiddetli tepki gösterenlerin kimlerin değirmenlerine su taşıdığını pekala anlayabilirsiniz. Bugün 2019 yılında Sudan’da başlatılan darbe girişiminin ardından yatan hesapta bu minvalde güzel bir örnek oluşturmaktadır.
Bugün Afrika’nın en büyük Müslüman Ülkesi olma özelliği taşıyan Sudan’ın Siyonist Haçlı İşgalcileri tarafından tesadüfen seçilmediğini gayet iyi anlıyoruz. Tıpkı Türkiye’de Terör Örgütleri gibi benzer aparatları RSF Hızlı Destek Güçleri aracılığıyla gerçekleştirme gayreti içerisindeler.
Sudan ülke olarak, başta Petrol ve Doğalgaz olmak üzere kıymetli maden grubu olan Bakır, Krom, Çinko, Nikel, Tungsten, Gümüş ve Altın gibi zenginliklere sahiptir.
Farklı Coğrafyalardaki bu zenginlikleri, zorbalıkla dahası ayak oyunlarının yanı sıra kendi kurdukları Boko Haram, Eş-Şebab, Daeş (İşid) ve daha nice Terör Örgütleri eliyle ele geçirme yolunu yöntem seçtiler.
Bugün hedef ülke Sudan olabilir. Ancak aynı şekilde Venezuela ve Nijerya içinde benzer saldırı yöntemleri vuku buluyor. İşgalci zihniyet deyim yerindeyse dur durak bilmiyor.
Özellikle Müslüman Toplulukların yıllardır kendi aralarında ki akla zarar Mezhepsel ve Fikri Ayrılıklar Siyonist Haçlı İstilacıların ekmeğine adeta yağ sürüyor.