Zâhir adında bir bedevî

Hergüne Bir Hadis

Çölde yaşayan Zâhir adında bir bedevî vardı. Zaman zaman Medine’ye gelir ve geldiği zaman da Allah Resûlü sallâllahu aleyhi ve sellem'e çölden hediye getirirdi. Allah Resûlü de Zâhir Medine’den ayrılacağında ona mutlaka bir şeyler verirdi.

Onun hakkında “Zâhir bizim çöldeki temsilcimiz, biz de onun şehirdeki temsilcisiyiz” derdi. Rivayetlerde Zâhir’in yüzünün çirkin bir görünüme sahip olduğu belirtilir.

Bir gün Zâhir, Medine pazarına bazı şeyleri satmak üzere getirmişti. Pazarda alım-satımla uğraşırken peygamberimiz onun arka tarafından gelerek onu iki elinin arasına aldı. Neye uğradığını ve kim tarafından sarılıp sarmalandığını anlamayan Zâhir “sen de kimsin, beni bıraksana!” diye bağırmaya başladı. Kafasını arkaya çevirince bir de ne görsün! Kendisini peygamberimiz sarıp sarmalamış. Bunu görünce çırpınmayı bıraktı. Peygamberimiz pazarın ortasında “bu köleyi benden kim satın almak ister?” dedi. Peygamberimizin yaptığı bu şakayı Zâhir de sürdürdü: “Ey Allah’ın Resûlü! Beni köle olarak satarsan [yüzümün çirkinliği sebebiyle] bu ticarette zarar edersin, onu söyleyeyim, benim değerim düşüktür!” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz “ama senin Allah katında değerin düşük değil, yüksektir” buyurdu. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 12648 no’lu hadis).