MEVLİD KANDİLİ VE VEDA HUTBESİ

Gökmen CAN | Eğitimci | Sosyolog

MEVLİD KANDİLİ VE VEDA HUTBESİ (Nasıl Anladığımızı Hiç Düşündük mü?) Sevgili dostlar, gerek İslam dini açısından gerekse de içinde yaşadığımız toplum açısından çok önemli bir zaman dilimine girmiş bulunmaktayız. Bu zaman dilimi, Hicri aylardan Rebiülevvel ayına denk gelir ve ayın en önemli günlerinden biri, Peygamber Efendimizin doğum günüdür. Bu geceye “Mevlid Kandili” adı verilir.
  “Mevlid” kelimesi Arapça kökenli olup “doğum” anlamına gelir; “Mevlid Kandili” ise “Peygamber Efendimizin doğum gecesi” demektir.
Ne Zaman Kutlanır? Mevlid Kandili, Hicri takvime göre Rebiülevvel ayının 12. gecesi kutlanır. Miladi takvimde her yıl farklı bir tarihe denk gelir. Bugünün önemi ve bu gecede yapılacak ibadet ve hayırların neler olduğu konusuna kısaca değindikten sonra, asıl konumuza geçeceğiz.
Mevlid Kandili’nin Önemi

Peygamber Efendimizin dünyaya teşrif ettiği gece olarak kutlanır.

İslam kültüründe bu gece, Peygamberimizin hayatı, ahlakı ve insanlığa kattıkları üzerine faaliyetler yapılır.

Camilerde mevlit programları düzenlenir, dualar edilir, salavatlar getirilir.

Toplumda manevi bir birlik ve kardeşlik duygusunun pekiştirilmesine gidilir.

Kur’an-ı Kerim ve mevlidler okunur, ikramlar yapılır, hayırlarda bulunulur ve sevaplara nail olmak teşvik edilir.

Mevlid Kandili’nde Ne Yapılır?

Kur’an okunur, mevlid okunur ve dinlenir.

Salavat-ı şerifeler getirilir, zikirlerle meşgul olunur.

Tövbe ve istiğfarlarda bulunularak dualar edilir.

Sadaka ve hayır amelleri yapılır.

Peygamberimizin sünneti üzerine düşünülür ve yaşantısı örnek alınmaya çalışılır.
Asıl Mesele: Veda Hutbesi Şimdi asıl meselemize gelelim. Bu konu, yalnızca İslam’a mensup kimseler için değil, tüm insanlık için bir miras niteliğindedir. Çünkü Veda Hutbesi, insanlığın yol haritasıdır; adeta en üstün insan manifestosudur. Duvarlara asılı bir belge olmaktan öte, ruhlara dokunan bir rehberdir. Hutbeyi anlamak, onun mesajlarını derinden kavramak ve hayatımıza yansıtmak, vicdanımıza ve sorumluluğumuza ışık tutar.
  Allah’ın en sevdiği kulu ve alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimizin mirası olan bu hutbe, farklı zamanlarda verilen hutbelerin bir sentezidir. İçerdiği nasihat ve emirler, biz Müslümanların yalnızca yaşamlarını düzenlemesi için değil, kalplerini, düşüncelerini ve toplumsal sorumluluklarını da olgunlaştırması için özenle sunulmuştur. Onun sözleri, geçmişten geleceğe uzanan bir köprü, bize yön gösteren bir pusula gibidir.
Peygamber Efendimiz Aleyhisselam, hutbede yüksek bir şuurla dile getirdiği konularla adeta “kurtla kuzunun aynı yerde huzur içinde yaşayabilmesini” sağlayacak ölçüleri sunmuştur. Yani Veda Hutbesi’ni gerektiği gibi anlayan kimseler, Peygamber Efendimizi yalnızca sözle sevdiğini iddia etmez; onun gösterdiği yolda yaşamaya gayret eder. Bu hutbe, bir toplumun ayakta kalabilmesi, güçlü ve kalıcı sosyal ilişkiler kurulabilmesi, bireylerin psikolojisinin korunması ve toplumların refah düzeylerinin en üst noktaya taşınabilmesi için adeta bir rehberdir. Şimdi gelin, Veda Hutbesi’nden öne çıkan başlıklara bakalım ve her birimiz kendimize soralım: Neden bu öğütleri yerine getiremiyorum? Neden uygulamakta zorlanıyorum? Gerçekten uygulanamaz mı? Ne kadar sorarsak soralım, cevabı bir tek gerçekte toplanacaktır: “Peygamberimizin çağlar üstü bu vasiyeti, kurtuluşa giden yoldur ve kesinlikle uygulanabilir.”
A- İnsan Hakları ve Eşitlik -“Ey insanlar! Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Hepiniz Âdem’den gelirsiniz, Âdem ise topraktandır. Arap’ın Arap olmayana bir üstünlüğü yoktur; üstünlük ancak takvadadır.” Ne muazzam bir ifade, değil mi? Tamamen ırkçılıktan uzak, sınıf ayrımını reddeden… Peygamber Efendimiz bizlere, gerçek üstünlüğün ırkla, soyla, servetle veya güzellikle değil, yalnızca takva ile ölçüldüğünü göstermiştir. Düşünün bir an: Zenginlik, soyluluk, güzellik… Tüm bunların ötesinde en değerli ölçüt, “Allah’a kul olmada bilinç ve şuura sahip olmak”tır. İşte bu, çağlar ötesinden gelen bir hakikattir. Ve sorarım size: Bunu kim reddedebilir? Hiç kimse! Aklı selim olan herkes, gönülden “başım üstüne” der ve bu yolda yürümekte kararlılık gösterir.
  Her söz, kalpleri aydınlatan, ruhları besleyen bir rehberdir. İşte Veda Hutbesi’nin büyüklüğü de buradadır: Sözleri yalnızca okunmak için değil, yaşanmak için verilmiştir.
B- Kadın Hakları -“Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu konuda Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Onlar sizin emanetinizdir.” Peygamber Efendimiz, adeta bugünümüzü görüyormuş gibi, insanlara “kadın” kelimesinin gerçek anlamını ve derin içeriğini göstermiştir. Kadınların haklarının korunması, onlara saygı gösterilmesi sadece bir tavsiye değil, yüce bir emirdir. Bu mesaj, tüm erkeklere seslenir; aile içinde karşılıklı sevgi, saygı ve sorumluluğun ne denli önemli olduğunu hatırlatır. Her söz, kalplere dokunan bir rehberdir; yaşamı şekillendiren, toplumu ayakta tutan bir pusula gibidir.
C- Can, Mal ve Namus Güvenliği -“Bugünleriniz nasıl mukaddesse, canlarınız, mallarınız ve namuslarınız da öyle mukaddestir, dokunulmazdır.” Adeta caniliğin pervasızca sergilendiği dönemlere, yapılan haksızlıklara, nefsiliğe ve şuursuzluğa karşı Peygamber Efendimiz ilan eder: Herkesin canı, malı, ırzı dokunulmazdır! Her insanın yaşam hakkı ve güvenliği korunur ve bu mesaj, sadece o döneme değil, tüm zamanlara uzanan bir evrensellikle verilmiştir. Her söz, insanlığın vicdanına kazınan bir pusula gibidir.
D- Faiz ve Kan Davalarının Kaldırılması -“Cahiliye dönemine ait bütün faizler kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım faiz, amcam Abbas’ın faizidir.” -“Cahiliye döneminin kan davaları da kaldırılmıştır.” Ekonomik hayatın sömürüye dayalı olduğu faiz ve baskıcı sistemler, Peygamber Efendimiz tarafından kesin bir dille yasaklanmıştır. Asalak, parazit ve kene gibi yaşamak yerine, üreterek ve emekle yaşamanın ne denli erdemli olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca, kan davası ve intikam kültürü reddedilmiştir. Yakın zamana kadar ülkemizde de izleri görülen bu kötü alışkanlığın bir an önce terk edilmesi gerektiği tüm açıklığıyla ortaya konmuştur.
E- Emanete Riayet ve Sorumluluk -“Size iki emanet bırakıyorum; onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu asla şaşırmazsınız: Allah’ın Kitabı (Kur’an) ve Benim Sünnetim.” Müslümanlar, Kur’an’a ve Sünnet’e bağlı kalarak yollarını bulacaklardır. Yüce kitabımızdaki emirler ve yasaklar, Peygamber Efendimizin nasihatleriyle birlikte uygulandığında, tüm sıkıntılar ortadan kalkar. Buna rağmen gözlerini, kulaklarını ve kalplerini kapatan insanlar, gerçekten hayret verici bir durum sergiler. Emanete sadakat ve toplumsal sorumluluklar hep hatırlatılmıştır. Bugünün pervasız yaşayan insanına güçlü bir ikaz, keskin bir ihtardır bu. Uymayanın kaybettiğine, uyanların ise kaybetmediklerine defalarca tanık olunmuştur.
F- Kardeşlik ve Ümmet Bilinci -“Müminler kardeştir. Birbirinizin malları size helal değildir.” Hangi millet, hangi toplum, hangi ırktan olursa olsun, Müslümanlar arasında birlik, dayanışma ve kardeşlik zorunludur. Peygamber Efendimiz, birbirinin hakkına girmemenin, karşılıklı saygı ve sorumluluğun ne denli hayati olduğunu güçlü bir şekilde öğütlemiştir. Her söz, insanlığın vicdanına kazınmış bir pusula gibidir.
Veda Hutbesi’nin Evrensel Mesajı Dünya tarihinde birçok devlet, çeşitli çalışmalar neticesinde bildirgeler ortaya koymuştur. Ancak her birine baktığımızda mutlaka eksik bırakılmış noktalar vardır. Halbuki on dört asır önce Veda Hutbesi, yalnızca Müslümanlara değil, tüm insanlığa hitap eden evrensel bir insan hakları bildirisi niteliğindedir. Eşitlik, adalet, barış, kardeşlik ve ahlaki değerler üzerine inşa edilmiştir.
  Şimdi sorarım size: Kim çıkabilir de Veda Hutbesi’nde bildirilen ve insanlığın yol haritası olan bu düsturların bir harfini inkâr edebilir? Sevgili dostlar, asıl mesele şudur: “Seviyorum” dediğimiz, “rehberimiz” dediğimiz, “anam babam feda olsun” dediğimiz, “canlarımızdan aziz bildiğimiz” Peygamber Efendimizin mevlidini yılda bir kez, sınırlı bir süreyle ve kalıplaşmış sözlerle ve amellerle anmak değildir. Asıl mesele, Onun bize bıraktığı mirasa hakkıyla sahip çıkmaktır.
  Allah bizleri bu şuur, takva ve ihlas üzerine yaşamayı nasip eylesin. Kalbimizdeki kararlılığı mübarek eylesin. Âmin.
Kalın sağlıcakla… Gökmen CAN Eğitimci Sosyolog