KRONİK SORUNLARIMIZDAN BİRİ DAHA
KRONİK SORUNLARIMIZDAN BİRİ DAHA
İlimli/Bilgili Cahil
Bir faydayı geciktirmek, engellemek, yeterliliği olanların önünü kesmek, kendisini veya liyakatsiz kimseleri öncelemek… Bunu ister “bilinçli” olarak, ister “iyi niyetle” yapın; hakikatte sonuç değişmez: Bu pasif bir kötülüktür. İyiliğin gecikmesi kötülüğün nefes alması, kötülüğün önü açıldığında haklının zayıflaması demektir. İşte tam da bu noktada, tarihin ve toplumların üzerinde gölge gibi dolaşan bir tip çıkar karşımıza: İlimli/Bilgili Cahil
Cahil Ama İlimli/Bilgili Görünür
“İlimli/Bilgili cahil”, kendisini mutedil, dengeli, “her şeyi ölçüp biçen” biri gibi gösterir herkese. Oysa ki onda ne ölçü vardır ne de teraziyi hakkıyla kullanacak ilmi/bilgisi. Karar anında durur, hakkı savunması gerektiğinde susar, liyakati desteklemesi gerektiğinde yan çizer. Zulmü doğrudan yapmaz belki, ama zulme alan açacak boşlukları hazır eder. Karşısındaki akılları dumura uğratacak şekilde kaypak ve tuhaf bir profil çizer insanlara. Kur’ân-ı Kerîm’de Yüce Allah şöyle buyurur:
Anlamı: “Zulme meyletmeyin, yoksa size ateş dokunur.” (Hûd/113)
Bu ayet, yalnızca zalime doğrudan ortak olmayı değil, zulmün sürmesine yol açacak “pasif tavrı” da yasaklamaktadır. İlimli/bilgili cahil işte tam da bu pasif duruşuyla, kötülüğün sürmesine en büyük katkıyı verir.
İyi Niyetle Yapılan Zulüm
Kimi zaman bu insanlar “iyi niyet” kisvesiyle hareket ederler. “Ortayı bulalım”, “Kimse üzülmesin”, “Zamanla düzelir” diyerek gerçeği örterler. Hâlbuki Peygamber Efendimiz Aleyhisselam, haksızlık karşısında susmamamızı buyurmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned) Bizleri bu hadisle uyararak mevzubahis tutumu açıkça mahkûm etmiştir.
Düşünün dostlar: Bir okulda yıllardır alın teri dökmüş, emek vermiş bir öğretmenin hakkı, sırf müdür beyin akrabasının hatırına “başka birine” veriliyor. Bunu sessizce onaylayan ya da “karışmayalım” diyerek görmezden gelen kişi, aslında zulme ortak olmaktadır. Burada kötülüğün taşıyıcısı, sadece kararı veren değil; aynı zamanda “ilimli/bilgili cahildir” de.
Somut Örneklerle İlimli/Bilgili Cahil
Vakıf ve derneklerden örnek verecek olursak: Yıllarını hak yolda vakıf ya da dernek çalışmalarına gönüllü olarak emek vermiş, sahici emeğiyle projeler yürütmüş bir gönüllünün önü kesilir. Yerine ortama yeni katılmış ama “övgüyle beslenen” biri getirilir. Bu kararın arkasındaki isim ya çıkarcıdır ya da ilimli/bilgili cahildir.
İş dünyasında bakacak olursak: Liyakate sahip genç, “fazla idealist” bulunur ve geri plana atılır. Yerine iş bilmeyen ama “uyumlu görünen” biri öne geçirilir. Buna ses çıkarmayan yönetici, aslında işini bilen değil; cahilliğini diplomasiyle örtmeye çalışan biri profili çizer bize.
Toplumsal hayatta yetenekli, dürüst, üretken insanlar geri planda tutulur; dalkavukluk yapan, menfaat kollayan tipler öne çıkarılır. Bunu yapan ya kötülüğün bizzat failidir ya da iyimser bir ifadeyle yalnızca “ilimli/bilgili cahildir”.
Tarih Sayfasına Bakacak Olursak
Tarihte nice yıkımın altında doğrudan kötüler değil, pasif seyirciler de vardır. İmam Gazâlî’nin, İhyâ-u Ulûm’da şöyle dediği rivayet edilir: “Zalim, zulmünü yaparken ondan daha tehlikelisi, onun zulmüne sessiz kalandır.”
Sosyoloji biliminin asıl kurucusu olan İbn Haldun da Mukaddime’de devletlerin çöküş nedenlerini anlatırken, liyakatsizlerin öne çıkarılmasını ve buna seyirci kalınmasını temel bir sebep olarak sayar. Ona göre bu hal, “medeniyetin intihar sürecidir.”
Günümüzde de farklı değildir. Sessiz çoğunluğun “denge adına” sustuğu, ortalama insanların “karışmayalım” dediği her meselede kötülük palazlanmakta, liyakatli insanlar küstürülmekte, toplumun ortak aklı körelmektedir.
Kur’ân ve Hadis Perspektifi
Kur’ân’da birçok yerde, pasif tavrın da sorumluluk doğurduğu vurgulanır:
Anlamı: “Bir topluluk kendilerinde bulunanı değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” (Er Ra’d/11)
Anlamı: “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun. O, takvâya en yakın olandır.” (El Mâide/8)
Peygamber Efendimiz Aleyhisselamın da şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
Anlamı: “Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin; buna gücü yetmezse diliyle, buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin. Bu, imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim/İman/78)
İlimli/bilgili cahil ise kötülüğü eliyle düzeltmez, diliyle söylemez, kalbiyle buğz etmez; aksine “dengeli davranıyorum” diyerek kötülüğün normalleşmesine hizmet eder.
Modern Entelektüel Bakış
Albert Einstein’ın şu sözü ilimli/bilgili cahilin tarifine adeta bir mühür gibidir: “Dünyayı kötülerin kötülüklerinden ziyade, seyircilerin kayıtsızlığının mahvedeceğini unutmayın.”
Desmond Tutu da benzer şekilde uyarır: “Adaletsizlik karşısında tarafsız kalmak, zalimin tarafında yer almaktır.”
Bu sözler, ilimli/bilgili cahilin ne kadar tehlikeli olduğunu gösterir. Çünkü kötülüğü yapan bellidir, ama ona yol açan pasif tutum, çoğu zaman fark edilmez.
İlimli/Bilgili Cahilin Maskeleri
İlimli cahiller çoğu zaman kendilerini gizlemek için bazı maskeler kullanır:
İtidal maskesi: “Ben dengeliyim, aşırıya kaçmıyorum” diyerek aslında hakkın gereğini erteler.
Sükût maskesi: “Konuşmayalım, ortalık karışmasın” diyerek susar, susarak zulmü büyütür.
Umutsuzluk maskesi: “Bizim elimizden bir şey gelmez” diyerek pasifliği meşrulaştırır.
Diplomasi maskesi: “Herkesle iyi geçinelim” bahanesiyle gerçeği söylemekten kaçınır.
Bu maskelerin arkasındaki hakikat şudur: Cahildir. Çünkü bilseydi, adaletin susmakla değil, konuşmakla korunacağını anlardı.
Yani dostlar demem o ki;
Toplumu kemiren bu tipler, bir kötülüğü yapmazlar ama kötülüğün yapılmasına sessizce alan açarlar. Bu yüzden kötülerden daha tehlikeli hale gelirler. Çünkü kötünün kim olduğu bellidir, ama ilimli/bilgili cahil görünüşte “iyi”dir, “dengeli”dir. Bu görünüm, onları fark edilmeyen bir virüs gibi kılar.
Unutulmamalıdır:
*İyiliği geciktirmek de bir kötülüktür.
*Hak edeni engellemek de bir zulümdür.
*Liyakatsizi öne geçirmek de bir hıyanettir.
Bunu yapan ya gerçekten kötüdür ya da iyimser bir ifadeyle sadece ilimli/bilgili cahildir.
Kalın sağlıcakla…
Gökmen CAN
Eğitimci- Sosyolog