Değerlerimiz Serisi: MÜTEVAZILIK

Gökmen CAN | Eğitimci | Sosyolog

Kaybolmaya Yüz Tutmuş
Değerler Serisi-1
Merhaba dostlar, Bugün sizlerle çıkacağımız bu yolculukta, zamanla gölgede kalmış bazı değerlerimizi yeniden gün yüzüne çıkarmaya niyet ettim. Modern hayatın koşuşturmacası içinde kimi zaman farkına bile varmadan kaybettiğimiz ya da anlamını yitirdiğimiz kavramları yeniden hatırlamak hem kişisel hem de toplumsal hayatımız için büyük bir ihtiyaç haline geldi.   İlk durağımız: Mütevazılık. Günümüzde tevazu, ne yazık ki yanlış anlaşılan ve çoğu zaman “eziklik” ile karıştırılan bir kavram haline geldi. Oysa hakiki mütevazılık, kişinin kendisini değersiz göstermesi değil, sahip olduğu her şeyin bir emanetten ibaret olduğunu bilerek, kibirden uzak durmasıdır.   Bu yazımızda, mütevazılık kavramını sadece teorik değil; Kur’an ve sünnet ışığında, psikolojik ve sosyal yönleriyle, hatta günümüz insan ilişkileri ve liderlik anlayışı çerçevesinde ele almaya çalışacağız. Çünkü inanıyorum ki; tevazu, sadece kişisel bir erdem değil, aynı zamanda bir toplumun huzurunu, birliğini ve geleceğini şekillendiren temel taşlardan biridir.   Hazırsanız başlayalım…Mütevazılık ve Sosyal HayatSosyal hayatımız çok müthiş bir örüntüye sahiptir. Kökleri yüzyıllara varan özelliğiyle ve İslam’ı kabul etmeleriyle birlikte hayatlarının tümüyle değiştiği bir milletin bugünkü mirasçıları olayları değerlendirirken tabii ki daha dikkat etmesi gerekmektedir.  Öncelikle Kur’an ve Hadis Perspektifinden Bakacak OlursakKur’an’da mütevazılık, ahlaki bir erdem olarak defalarca zikredilmiştir.

Furkan sûresi 63. ayetinde şöyle buyurulmaktadır:“Rahman’ın kulları, yeryüzünde tevazu ile yürüyenlerdir.”
Yine En Nahl sûresi 23. ayetinde de şöyle buyurulmuştur:Anlamı: “Bilin ki, Allah kibirlenenleri sevmez.”  İstisnasız her kültürden insanın örnek alacağı ve asla pişman olmayacağı bir müjdeci olan Peygamber Efendimiz Aleyhisselam da mütevazı kişiliğiyle ümmete örnek olmuş ve şöyle buyurmuştur:“Kim Allah için tevazu gösterirse Allah onu yükseltir.” (Müslim/Birr/69)  Bu ilahi ve nebevî emir ve tavsiyeler/öğretiler, mütevazılığın sosyal düzenin korunmasında vazgeçilmez bir unsur olduğunu ortaya koymaktadır.  Bir de Psiko-Sosyal Yönüne Göz Atacak Olursak;Mütevazılık, kişinin toplumla uyumunu kolaylaştırır. Sosyal psikoloji araştırmaları, alçakgönüllü bireylerin daha kolay güven kazandığını, iş birliğine açık olduğunu ve sosyal destek ağlarının daha güçlü olduğunu göstermektedir. Mütevazı bir tutum geliştirme ve korumanın sonunda neler mi ortaya çıkar. Bazılarını hemen söyleyeyim:   *İnsanın egosunu törpüler. *Çatışma yerine uzlaşmayı doğurur. *Empatiyi artırır ve toplumsal dayanışmayı güçlendirir.
Peki, zamanımızda buna ne kadar sıklıkla rastlamaktayız? Çok ama çok az. Diploması ve belgeleri acayip fazla olan insanlardan tutun da ilim ve bilgi açısından kendisini/kendilerini muhteşem biri ve otorite olarak, akil olarak, yetkili olarak, biat edilmesi gereken birisi olarak gören kimselerin bu kelimenin/kavramın yanından yöresinden geçemediğini görmekteyiz. Siyaset sahnesinden gönüllü kuruluşlara, devlet yönetimindeki silsilelerden hanelerdeki fertlere varıncaya kadar her yerde sözde “mütevazı”, özde “ne menem biri” olanları maalesef ki görüyoruz.  Gelelim Liderlikte Mütevazılık ve Biat Etmesi İstenilen İnsanlar Üzerindeki Etkisine;  Evvela İslami Bakış İslam’da liderlik, hükmetmek değil, hizmet etmektir. Peygamber Efendimiz Aleyhisselamın ifadesiyle:“Halkın efendisi, onlara hizmet edendir.” (Aclûnî/Keşfu’l-Hafâ/II/143)  Mütevazı lider, otoritesini kibirle değil, adalet, merhamet ve şeffaflıkla kurar. Bu da lider ile toplum arasındaki güveni güçlendirir. Ama zamanımızda öyle mi? Hayır! Öyle şeylere şahitlik ediyoruz ki sonunda artık kendimize şunu söylüyoruz: “Biz, insanlara olduklarından daha fazla kıymet vermişiz; keşke vaktimizi ve zihnimizi bunlarla heba etmeseydik.”  Ya Psikolojik ve Sosyal Etki?Psikolojik boyutuna baktığımızda mütevazı liderler, astlarında kaygıyı azaltır, aidiyet duygusunu artırır. Onları çokça rahatlatma, güven tesis etme, birlik ve beraberlik duygusunu sağlamlaştırmayla zihni en üst performansla çalışmasıyla motivasyonu yüksek düzeyde tutar.   Sosyal boyutunda ise tevazu sahibi liderler, hiyerarşik baskıyı hafifletir, kolektif çalışmayı teşvik eder. Modern örgütsel psikoloji de “hizmetkâr liderlik” modelini ön plana çıkararak İslam’ın bu öğretiyi asırlar öncesinden ortaya koyduğunu teyit etmektedir. Ekibini tanımayan, insan ilişkilerini bilmeyen ve “hep ben” zihni fakirliğiyle insanlara yaklaşanların varlığı zarardan başka bir şey değildir.  Peki, Arkadaşlık İlişkilerinde Mütevazılık Dersek?Bu konuda Yüce Dinimiz İslam zaten bize bildirmiş. İslam birliği ve dirliği müminler arasındaki dostluk, kardeşlik temelinde kurulmuştur. Kur’an, “Müminler ancak kardeştirler.” (Hucurât/10) buyururken, dostluğun temeline tevazuyu koymuştur. Kibirli kişi arkadaş bulmakta zorlanırken, mütevazı insan samimiyet ve güven ortamı oluşturur.   Aynı zamanda Peygamber Efendimizin şu hadisi dostluk ilişkilerinde tevazunun önemini ortaya koyar:   Manası: “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir; ona zulmetmez, onu yalnız bırakmaz, onu hor görmez.” (Müslim/Birr/32)   Sevgili dostlar, mütevazı arkadaşlık ilişkilerinde şunlar görülür/görülmelidir:   *Karşılıklı saygı ve empatiyi artırır. *İletişimde samimiyeti besler. *Psikolojik destek ağını güçlendirir. *Kibir ise arkadaşlık bağlarını koparır, yalnızlaşmaya sebep olur.
 Nihayetinde Mütevazılığın Bireysel ve Toplumsal Kazanımları Nelerdir?Kişisel olarak ruhsal huzura erişmek, özgüvenini dengeye oturtmak, başkalarının takdirini kazanmak şeklinde karşımıza çıkar diyebiliriz.   Toplumsal olarak da adalet, yardımlaşma, güven ortamı, sağlıklı liderlik, güçlü arkadaşlık bağlarının tesisinin oluşacağını ifade edebiliriz.   Yani son tahlilde diyebiliriz ki mütevazılık, İslam ahlakının temel taşlarından biridir. Sosyal hayatta barışın, liderlikte güvenin, arkadaşlıkta samimiyetin en güçlü kaynağıdır. Psiko-sosyal açıdan mütevazı bireyler, toplumun huzur ve istikrarına katkıda bulunur. Kibir, bireyi yalnızlaştırırken, tevazu insanı hem Allah nezdinde hem de toplum içinde yüceltir. İslam’ın gösterdiği bu yol, modern psikoloji ve sosyolojinin ortaya koyduğu araştırmalarla da doğrulanmaktadır: Toplumun gerçek dönüşümü, mütevazı kişilerin varlığıyla mümkündür.   Kalın sağlıcakla… Gökmen Can Eğitimci Sosyolog