Açıklıktan Çıplaklığa; Mahremiyetin Çöküşü
Açıklık yerini çıplaklığa bıraktı. Toplumda ahlak ve namus tehdit altında. Dahası toplum bu ahlaksızlığa alıştırılıyor. Oysa tesettür ayet ve hadis değişmedi.
Bir toplumun yıkımı, çoğu zaman bombalarla, silahlarla, savaşlarla değil; ahlâkın sinsice aşındırılmasıyla başlar. Ne yazık ki günümüz Türkiye’sinde, İslâm coğrafyasının birçok yerinde olduğu gibi, bu sinsi yıkımın en görünür ve etkili silahı çıplaklık olmuştur. Giyinmenin değil, teşhirin yüceltildiği bir çağdayız. Eskiden ayıplanan davranışlar bugün ödüllendiriliyor; iffetli olmak küçümseniyor, edepsizlik ise modernlik sanılıyor. Teşvik ettiriliyor.
Mahremiyetten Mahremiyetsizliğe
Bir zamanlar, başı açık bir kadını gören toplum fertleri bu durumu hoş karşılamaz, fakat kadına zarar da vermezdi. Edep duygusu hem fertte hem sokakta hakimdi. Kolu ya da bacağı görünen bir kadının davranışı, toplum tarafından ayıplanır, uyarılır ve dışlanırdı. Çünkü mesele sadece bireysel bir tercih değil; toplumsal huzur ve ahlâk düzeninin korunmasıydı. O dönemde etkileyici unsur sadece çevre değil, aynı zamanda sınırlı sayıda eve giren televizyonun da mahremiyet sınırlarına olan mesafesiydi.
Fakat bugün feminizm zehri ve sosyal medya ile her şey değişti. Artık sadece açıklık değil, aleni çıplaklık yüceltiliyor. Bu durum özellikle son on yılda, sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle katlanarak arttı. İnsanlar birbirini etkileyerek çıplaklığı bir “norm” hâline getirdi. Gördükçe alışıldı, alışıldıkça içselleştirildi, içselleştikçe savunulur hâle geldi.
Maruz Kalmak Duyarsızlaştırır, Fıtrata Aykırı Alıştırmadır
Psikolojik bir gerçektir: Maruz kalan insan, zamanla tepki veremez hâle gelir ve benimseyip yaşantı haline getirilir. Bugün çıplaklık, zinanın meşrulaştırılması, eşcinselliğin teşviki gibi unsurlar öyle sık gösteriliyor ki, insanlar önce “normal” bakmaya başlıyor, sonra da savunuyor, sonra da yaşıyor. Halbuki ne zina normaldir ne eşcinsellik yaratılışa uygundur, ne de çıplaklık özgürlükle açıklanabilir. Ayet aynı ayet, hadis aynı hadis, fıtrat aynı fıtrattır.
Özellikle gençler bu bombardımana karşı en savunmasız kesimi oluşturuyor. Düşünün ki sosyal medyada her gün, saatlerce karşılarına çıkan cinsel çıplak içerikler “mahremiyetsiz bir yaşam” modelini pompalıyor. Bu dijital etkiyle, ahlâkî çizgiler tamamen silikleşiyor. En tehlikelisi de doğru ile yanlışın birbirine karışmasıyla ahlaksızlık normal karşılanır hale geldi. Nesil ahlak ile ahlaksızlık arasında gidip gelmeye başladı. Ahlaksızlığı hak gibi kabul etmeye başladı.
Çıplaklar Suçsuz, Gözünü Kapatan İffet Sahipleri Suçlu Mu?
İnançlı bir insan artık dışarı çıktığında gözünü nereye çevireceğini bilemez hâlde. Aşağı baksa bacak, karşıya baksa göbek, yukarı baksa göğüs… Sokağa çıktığında gözünü indirene değil, gözünün önüne ahlâksızlık çıkarana, soyunana kimse bir şey demiyor. Bugün toplumda açıkça bir “mahremiyet düşmanlığı” var. Ve bu düşmanlık, doğrudan inançlı insanlara yönelmiş sessiz bir saldırıdır. Benim gözümün içine çıplak bedenini kimsenin sokmasına hakkı yoktur. Bu bir hak değil inançlının inancıyla yaşamasına bir saldırıdır.
“Benim bedenim, benim kararım” diyenlerin teşhiri özgürlük sayılırken, iffetini korumak isteyen insanlar “gerici” yaftasıyla aşağılanıyor. Oysa bu açık teşhir; sokakta yürüyen bir müminin inancına, ahlakına, ruhuna yönelik bir tecavüzdür. Sessizce yapılan, ama derinden etkileyen bir inanç istismarıdır.
Mahremiyetin İhlâli, Toplumun İntiharıdır
Kadının pazarlama aracı olarak kullanıldığı, kıyafetin değil bedenin satıldığı bir toplumda, kadın da toplum da onurunu kaybeder. Bugün birçok özel sektörde, özellikle pazarlama alanlarında kadınlar bir ürün gibi sergileniyor. Eğitim kurumlarında bile göbeği açık, vücut hatları ortada bir şekilde öğretmenlik yapanlar var. Bu sadece pedagojik değil, toplumsal bir felakettir.
İffetin kaybolduğu bir yerde, aile kalmaz. Ailenin çöktüğü bir toplumda ise değerler çöker, toplumun geleceği karanlığa sürüklenir. Çıplaklık; sadece bir kadın meselesi değil, bir medeniyet meselesidir. Bu bir inanç meselesidir. Bu bir insanlık meselesidir.
Çıplaklık Özgürlük Değil, Toplum Ahlakına Yönelik Sessiz Bir Darbedir
Bugün susturulanlar, aslında inancını savunanlardır. Ve ne acıdır ki inançlı insanlar, gözlerini korumaya çalıştıkları için suçlanıyor. Kimse kusura bakmasın; çıplaklık bir hak değildir. Hele hele bunu başkalarının gözüne sokmak, özgürlük değil ahlâksızlıktır.
Toplumun ruh sağlığı, ailelerin huzuru, çocukların kişiliği, kadınların onuru, erkeklerin iffeti için bu gidişata dur denilmelidir. Bu bir çağrıdır, bir feryattır. Mahremiyetin olduğu yerde edep vardır. Edep olan yerde rahmet vardır. Ama mahremiyet yıkılırsa rahmet de çekilir, medeniyet de yıkılır. Toplumun iffet duvarı çatlarsa, medeniyetin çatısı çöker.
Adnan Kalkan
Twitter: @adnankalkan01
YouTube: Adnan Kalkan