Dinsel Tabulara Kurban Edilen Cinsel Hayatlar!
Dinsel Tabulara Kurban Edilen Cinsel Hayatlar!
Cahiliye Arap toplumunda sayısız miktarda evlilikten tutun cariyeliğe kadar, cinsel yaşama dair son derece geniş bir manevra alanı olduğunu görürsünüz.
İşin enteresan tarafı, İslâm'ın ortaya çıkışından ve özellikle Medine döneminden itibaren, belki de ufak tefek düzenlemelerle söz konusu geniş manevra alanına sahip cinsel yaşamın neredeyse olduğu gibi devam ettiği görülüyor.
Ancak ilerleyen tarihi süreçte birçok İslam yorumcusu, Hz. Muhammed ve ashabının kendilerine reva gördükleri bu özgürlük alanını takva adına olabildiğince daraltmışlardır.
Buradan hareketle; genelde İslâmî duyarlılığa sahip çiftlerin evlilik ve cinsel yaşamla ilgili, paradigmasını oluşturan dînî kaynak konumundaki külliyata baktığımızda, kadın-erkek birlikteliğinde cinselliğin çoğu kere ikinci plana atıldığını, bazen de tamamen göz ardı edildiğini göreceksiniz.
Öyle ki, evliliğin asıl hikmet ve gayesinin “çocuk sahibi olup üremek” olduğu yargısına, doğum kontrolünün de her türüyle haram olduğu şeklindeki ilginç bir çıkarım da ilave edilerek, aile yuvası âdeta bir kuluçka makinesi gibi mütalaa edilmiştir...
Edep ve din anlayışı bununla da sınırlı kalmayarak, kadın ve erkeğin yatak odasına dahi bir takım sınırlamalar getirilip, kadın ve erkeğin dinen hangi ölçülerde soyunabileceklerine kadar ilginç ictihâdî bulgular Müslüman ailelerin hizmetine sunularak, güya kendi yatak odalarında birtakım dînî, taktik ve teknik hatalar yapmalarının önüne geçilmeye çalışılmıştır...
Bir kulaç boyundan büyük banyolarda kadının yıkanırken bile tamamen soyunmasının caiz olmadığına dair din adına akıl dışı vaaz ve anlatımlara hâlâ şahit olmaktayız!
Kurân’da bile tamamen özgür bir manevra alanı tanırken (2/223), ne hikmetse birilerinin kalkıp, eşlerin cinsel yaşamlarında şöyle yapmaları câiz değildir.., şu mekruhtur.., şu haramdır vs. türünden yasaklar ihdas etmeleri en basit ifadeyle işgüzarlıktır...
Bu anlamda Allah’ın bile insandan esirgemediği cinsel manevra ve özgürlük alanını, yine Allah adına kısıtlamaya çalışma gayretinin mantığını anlamak mümkün değildir!
Kadının yatak odasında başının açık oluşunun bile meleğin girmesine mani kabul edilip, Allah’ın kendine has özel görevler için yarattığı meleğin dahi cinsel tatmine engel kılınması ise işin cabası...
Şeyh hazretlerinin ise, müritlerini her an, hatta yatak odasında dahi murakabe ettiği, dolayısıyla yatak odasında bile efendilerin gözetimine her an hazır beklemek gerektiği anlayışı ve öğretisi ise, din adına bilmiyorum ama insanlık ve aile hayatı adına gerçekten cinayettir!
Tatmin edilmemiş veya bastırılmış cinsel duygular ise; Müslüman zihninde “ahrette her birliktelikten sonra yeniden bakire olacak, dışarıdan baktığında tüm vücudunun görüleceği transparan kıyafetler içinde bilmem kaç yüz tane hûri” fantezilerine kadar ilginç cinsellik fetvaları üretilmesine zemin hazırlayacaktır...