İSLAMİ HAREKET VE LİDERLİK…

Abdulaziz TANTİK

İslami Hareket, ahlak temelli bir hareket olmakla birlikte temsiliyet meselesini nübüvvet üzerinden sağlayarak Resul’ün takipçisi olan ilmi ile amil Âlimler aracılığı ile ahlaki temelde sivil bir liderlik yürütmektedir… Liderlik, bu ahlaki zeminin yapısal gücünü yanına alarak yerine getirilmesi gereken bir olgusal durumu işaret eder. Doğal olarak liderlik, genel bir kabulü şart koşar. Ama temel bir ilke olarak liderlik, hakikat bağlamında gösterdiği temsiliyet ve akli zeminde ortaya koyduğu yol göstericiliği ile genel bir kabule dönüşür.   Liderlik, hayatın temel kodlarını doğru okumaya tabi kılmak, bu kodların oluşum süreçlerine vakıf olmak, parça ve bütünün yerli yerinde inşa edilmesine zemin olacak bir idrake sahip olabilmektir. Liderlik, ilişkiler ağı kadar, geleceğe dair umudu doğru tespit ederek sağlam ve sağlıklı bir zeminde inşa edecek bir düşünce ve hikmete ram olabilmektir. Liderlik, yetiştirdiği kişilere doğru bir istikamet göstererek tecrübe sahibi olarak katkı sunmalarını sağlamaya yönelik bir eğitimi gerçekleştirecek bilgi ve tecrübeye sahip olmalıdır. İlişkileri insan gelişimine katkı sunan bir yapısal özelliğe sahip olmalıdır. Lider, duygu, düşünce, akli muhakeme, denge ve adaletin ikamesi konusunda kişilerden fazla bir özelliği bünyesinde taşımalıdır.   Lider kişide aranan bazı şartlar olmazsa olmaz koşulları işaret ederler…   Ahlaki zeminde alanda en güçlü ahlaki zemine yaslanmaktan imtina etmeden hayatını ilahi rızaya armağan etmeyi bir şeref olarak addeden bir kişiliğe sahip olmalıdır. Hayatı ilahi rızaya kavuşma olarak varlık sahasına çıkan kişilik, öncülük ve örneklik yapmakta liyakat kesbedecektir. Bu anlamda Şura’da bulunan kişilerde var olan temel ilkeler liderlikte de zaten olması gereken ilkelerdir.   Lider, mümin olarak peygamberi ve peygamberleri örnek almalıdır. Bu anlamda bir şer’i hüküm söz konusu olduğunda öncelikle kendisi buna uymalı ve diğer insanlar için örneklik teşkil edebilmelidir. Peygamber vasfı olarak vahyin işaret ettiği: “Ben teslim olanların ilkiyim” vasfını lider kişi kendisine sıfat olarak kabul etmeli ve ona uygun bir yaşayışı eksen almalıdır.   Lider kişi, aklın, kalbin ve vicdanın kendi kişiliğinde bütünlük kazandığı kişi olmalıdır. Böylece duygusal bir sömürüye açık olmayacağı gibi, rasyonel bir davranış yanında, vicdanın sesini de dikkate alan bir yaklaşımı öne çıkartacaktır. Yani liderlik, parça ve bütün arasındaki gerilimi, dikotomiyi, eşgüdümü ve dengeyi korumayı başaracak bir eğitim ve öğretim formasyonuna sahip olmalıdır. Ya da gelenekten tevarüs yolu ile bu tecrübeyi elde etmiş olmalıdır.   Lider kişi, sezgisel bir yapıya sahip olmalıdır. Sezgisel olmak, hem bütünlüğü kavramak, hem de olgunun kendisini kendi derinliği içinde idrak ederek doğru bir ilişki kurmanın imkânını bulur. Sezgisel olmak, basiret sahibi olmayı içermektedir. Basiret sahibi olmak ise hem mevcudu aşan bir perspektif içinden mevcudu kendi otantik hali içinde idrak etmek ve hem de geleceğe dair bir perspektifi doğru bir zeminde inşa etmeyi mümkün kılar.   Lider kişi, gelişmeye açıklık arz etmelidir. Kendisini kapalı kutu yapmak yerine, sözü dinlemek ve ona uygun bir şekilde davranış sergilemektir. Lider, kesinliği, kesinliğin şartlarını taşıyan olgularda göstermelidir. Ama değişime açık olgularda konuyu müzakere etmek ve söylenen sözleri dikkatle dinleyerek gereğini yapmaya yönelik bir iradeye sahip olmalıdır. Sözü dinlemek ile sözün etkisinde kalmak arasındaki farkı görerek etki tepki dışında bir denge üzerinden sözü dinlemek ve gereğini yapmayı başarmalıdır. Lider, İrade sahibi olarak, iradenin cazibesine kapılarak gücü negatif bir boyutta kullanmak yerine, iradeyi kendisine verene hamd ederek ona sığınarak pozitif bir boyut içinde gücü kullanıma dâhil ederek silm/barışı eksene almalıdır. İşte bu şartlara haiz olmak için ‘ben bilirim’ yerine ‘açık bir kişilik’ ile kendisine iletilecek bilgi, tecrübe, haber ve olaylardan dersler çıkararak yol almaya çalışmalıdır.   Lider, öncü kişidir. Yapılması gereken bir şey varsa öncelikle kendisi o işi yapmalı ve sonra diğerlerini de bu işe yönlendirmelidir. Yola çıkmayan birinin sürekli birilerini yola çıkmaya davet etmesinin bir karşılık üretmediği zamanlarda yaşıyoruz zaten… İlk yapan, ilk koşan, ilk yardımcı olan, ilk çabaya katılan, ilk savaşa giden ve hep ilkler söz konusu olduğunda akla gelen kişidir lider…   Lider kişilik, oldum demeyendir. Olmak, durmak ve yerinde saymayı içerir ve doğal olarak hayatın akışının dışına düşmeyi mümkün kılar. Hâlbuki liderlik, hayatın rutin akışını takip ederken yeri geldiğinde bu akışa müdahil olarak onu asli yatağına geri taşıma özelliği de kazanmalıdır. Bu yüzden duran değil, olgunlaşarak, hep bir adım ileriye doğru yürüyüşü sürdüren olmak şarttır.   Lider kişi, akli, tecrübî, düşünce ve idrak ile anlama yetisinde sürekli bir sıçrayış içinde olandır. Akli yapıyı sınırlı bir zeminde tutmak yerine onu sürekli geliştiren ve her yeni durum ile bağıntısını ortaya koyarak ilerlemeyi kolaylaştırmayı başaran kişi liderdir. Lider, bütünlüğü idrak ederken de sürekli bir sıçrama zemini üzerinde kurulmalıdır. Siyasi, sosyal, iktisadi, psikolojik vasatlarda her zaman an içinde hem geçmişi ve hem de geleceği dikkate alan bir bakış ve vizyoner bir yapı üzerinden hamle yapmalıdır. Toplumsal barışın ikamesi bakımından adaletin tam olarak ikamesi ve vicdani yaralanmalara mahal bırakmayan bir sistemin inşasını zorunlu kılar. Lider bu zorluğu aşan ve gerçekleştiren kişidir.   Liderlik, bir kibir abidesi kesilmek yerine ilahi inayete haiz olacak bir dua halini almak, hamd üzere olmak ve kendi sınırlarını bilen bir tevazuu ile hareket edebilmektir. Hamd ve tevazuu onu kibirli bir karakter olmaktan kurtaracaktır. Sınırlarını bilmek ve haddini bilen kişi, yardım almayı hak eder. İşte o zaman yanındakilerin iyi niyetle yaptığı yardımları ilerleme de basamak olarak kullanacak bir tecrübeye sahip olabilir.   Lider, sabır sahibi bir insan olmakla yükümlüdür. Sabır aydınlatır. Sabır, olup bitenin neliği konusunda açıklık kazanmak için gereken bekleme süresini yanlış yapmadan durmaktan öte gereken çabaları da ortaya koyan bir karakteri içermektedir. Sabır, yanlışa düşmekten koruduğu gibi yapılan bir şeyin özünün açığa çıkması içinde elzem olan süreçtir.   Liderlik, salt kendisini düşünmek yerine imanın hâkim olmasını, imanın gereğini yerine getirirken yeterlilik şartlarına haiz olmayı, ahlakın temel bir ilke olarak hayatı belirlemesi için gereken adımların atılmasını sağlamak, ahlaki zemini güçlü kılacak ve her türlü yanlış ve kötülüğe karşı açık ve kesin bir tavır geliştirerek onlara pirim vermemektir. Lider, sürekli başkalarını düşünmenin kendisini düşünmek ile eşdeğer oluşunu idrak ederek gününü geçirmelidir. Başkaları için yaptığı her hamle aynı zamanda kendisini de güçlendiren ve geliştiren bir hamle olduğunu unutmamalıdır.   Lider, yalnızlığa alışkın olmalıdır. Yalnız kaldığı zamanda da Lider, davasına sahip çıkmaya devam eder ve tek başına da olsa bu davayı omuzlarında taşımaya ahdetmiş kişiliktir. O yüzden Huneyn gününde herkesin dağıldığı bir anda Peygamber (sav) nasıl tek başına düşman karşısında dik durmayı sürdürmüşse, lider kişi de her şeyin bittiği an denilen noktada kendi yolunu yürüyen adam demektir. O yüzden o bir ‘sabır abidesi ve kesin inançlı’ biri olarak öne çıkar…   Son olarak insan lider olarak doğmaz, ama yaptığı şeyler onu lider yapmaya yönelik bir vasata taşır. Liderlik, sivil, kişisel ve ahlaki bir zemini kullanarak toplumsallığı silm/barış içinde var kılma arayışına önderlik, örneklik ve öncülük etmeyi hak etmelidir. Bu hak ediş ise takva sahibi kişi olarak müslim, mümin, muhsin ve muhlis bir kul olarak yoluna devam ederek şahitliği karakteri kılmaktan geçmektedir…   Abdulaziz Tantik