GAZZE, 'AKSA TUFANI' VE İNSANLIĞIN GELECEĞİ…

Abdulaziz TANTİK

 GAZZE, ‘AKSA TUFANI’ VE İNSANLIĞIN GELECEĞİ…Yaşadığımız çağın en önemli olayı, bugün iki yıla yakın süredir yaşadığımız İsrail katliamlarının devam ettiği Aksa Tufanı sonrası başlayan süreçtir. Bu sürecin en önemli olgusu ise Filistinli direnişçilerin ‘ölümü öldürdüklerini’ bütün dünyaya gösterdikleri tanıklığın/şahitliğin kendisidir. Bu direniş süreci ile birlikte müslüman dünyanın içinde bulunduğu acizliği, kofluğu, yetersizliği, korkaklığı, çürümüşlüğü ve şuursuzluğu açık kılmasıdır. Ayrıca dünyanın vicdanlı insanlarının ve yaşadığımız dünyanın anlamsızlığına yönelik bir anlam arayışı içinde olan insanların vicdanlarına sahip çıkarak ‘Filistin Davasını’ sahiplenmeleri ve İsrail zulmünün ve çürümüşlüğünün tanığı olarak tarihe kendilerini kaydetmeleridir.   Uluslar arası sistemin çözülüşü ve yok edilişini beraberinde getiren bu olgu, yeni arayışlara kapı aralaması bakımından önemli bir zaman dilimi olarak tarihe not düşmüştür. Yeni arayışlar içinde İran ve yaşadıkları yanında Türkiye ve onun periferisinde meydana gelen gelişmeleri de bu düzlemde düşünmek elzemdir. Suriye’de meydana gelen siyasi ve sosyal değişim ile Türkiye’nin ‘Terörsüz Türkiye’ iddiası da bu düzlemdeki yerini alacaktır. ‘Zengizor Koridoru’ ve bu süreçte ABD ekseninde oluşan yeni konumu da mevcut durumun açığa çıkardığı bir müdahale olarak görülmesi gerekir. Türkiye iç politikasında gelişen yolsuzluk olayları ve bu çerçevede gelişen hukuksal yapı ile buna yönelik CHP’nin gösterdiği tepkiselliği de bu durumdan bağımsız ele almak yanlış olsa gerek! Bu arada Pakistan ve Hindistan savaşı ve kısa sürede durması da önemli bir hamle olarak önümüzde durmaktadır. Bangladeş’te meydana gelen siyasal gelişmeleri de bu düzlemde okumakta yarar var! Afganistan sesiz sedasız büyük bir çaba ve gayret ile kendi sosyal zeminini kurmakta ve ülkeyi sorunlarından azade kılarak gelecek bir uluslar arası sistemdeki konumunu güçlendirmeye devam etmektedir. Pek tartışılma alanına girmesi onun yararına gibi görünmektedir. Irak ve Türkiye, Türkiye ve bölgesel ülkeler arasındaki taktik, stratejik, siyasi, askeri ve iktisadi anlaşmalar, sözleşmeler, birliktelikler de yeni bir uluslar arası sistemdeki konumunu güçlendirme arayışı ile birlikte düşünülmesi gerekir.   Asıl sayfa ise İran ve İsrail arasında meydana gelen savaş hali ve her iki ülkenin ciddi hasar alması önemini yeterince belirginleştirmemiş gibi görünmektedir. Ama asıl önemli olgu ise bir Türkiye ve İsrail savaşı ve bunun getireceği sonuçlardır. Yakın zamanda televizyon ve tartışma programlarında üst düzey yetkililerin ağzından yapılan açıklamalar ile bir gerilim olduğu tartışılmaz bir gerçekliktir. Yeni uluslar arası sistemde kendi konumunu güçlendirmede Türkiye ve İsrail katil devleti rakip konumundalar. İsrail ise açıkça bilinen bir olgu olarak rakiplerini güçlü görmek istememektedir. Bu yüzden yakın bir süreçte ve Türkiye tam olarak ayağa kalkmadan bir çatışmaya maruz kalabilir. Devlet aklı denen bir olgu varsa bunun gereği olan hazırlıkları zaten uzun zamandır yapmaya başlamaları gerekmektedir.   Bir Türkiye İsrail çatışması Ortadoğu düzeninin yeniden kurulmasını belirleyecek en önemli pozisyonu gündeme taşıyacaktır. İsrail ve katil sürüsü iktidarının temsil ettiği insanlar yok edilmeden rahat yüzü görmeyecek bir toprağın üzerinde yaşamaktayız. Bu topraklar, kendilerine tehdit olmuş her gücü yenilgiye uğratarak bu topraklardan göndermiştir. İsrail girişeceği bir Türkiye savaşı sonrası bu topraklarda kalma ihtimalini zaafa uğratacaktır. Bu zaafı giderme konusunda ise Türkiye bu sefer ABD başta olmak üzere Avrupa devletleri ile de bir güç gösterisine yönelmek zorunda kalabilir. Ama bu aynı zamanda Türkiye gibi tarihi bir gücün yeni dünyada ve tarihe yön verme konusunda emin adımlar atmasına vesile olabilir. Ortodoks ve Müslümanların birlikteliği, Türkiye ve Rusya işbirliği bu yeni durumu olumlu etkileme gücüne sahiptir. Çin ve erkinin nerede duracağı meselesi ana temel meseledir. Çin Avrupa ve Amerika ile arasına mesafe koyduğu andan itibaren Ortodoks Rusya ve Çin ile İslam dünyası birliği ‘Yeni Dünya’ sisteminin kodlarını da belirgin kılacaktır. Bu bir rüya mı, reel bir gerçeklik mi, zaman gösterecektir.   Batı aydınlanması ile birlikte katil ve hırsız sürülerinin iktidar olmaları ile birlikte meydana gelen kapitalist sistemin uzanımı olarak bugün insanlığın geride kaldığı ve insanların nüfus planlaması eşliğinde yok edilmesi gerektiği tartışmaları yapılmaktadır. Bu zalim ve nankör gücün/iktidarın yerle yeksan edilmesinin zamanı geldi geçmektedir. Türkiye son zamanlarda gösterdiği çaba ve gayretleri, eğer batılı iktidarlar eşliğinde yapmıyorsa, kendi bağımsız politikaları gereği olarak gerçekleşiyorsa; işte o zaman bütün dengeler alt üst olacaktır. Türkiye yeni bir dünyanın mimarı olarak öne çıkacaktır. Ortadoğu ülkelerinde de peş peşe iktidar değişimleri beklemek yanlış olmasa gerek!   İşte bütün bu değişimlerin başlatıcısı olan o yiğit Aksa Tufanı erleri olarak Filistinli direniş mücahitleri olarak tarihe geçecektir. Allah katındaki değerleri tartışma dışıdır… Her Filistinli kadın, erkek, çocuk ve bebeğin korkunç bir katliam planına rağmen ayakta durmaları, direnmeleri, pes etmemeleri, bu değişimi besleyen ana damar olarak varlık kazanmaktadır. Batılı düşüncenin, aydınlanmanın inşa ettiği kavramların içeriklerinin kof, boş ve gereksiz bir zemine yaslandığı gerçeğini ilan ederek yeni bir anlam arayışı ve düşünce ile dünya görüşünü zorunlu kılmaktadır.   Ama bu büyük değişimin gerçekleşmesi için vicdanlı her insanın bu değişimin mihverindeki yerini alması… Kendine has yeni altın değerler ihdas etmeyi başarmaları… Entelektüel bir zemine yaslanacak bir yapıyı inşa etmeleri… Siyasal iktidarların üzerine bina edileceği yeni yapılar, siyasal, sosyal ve iktisadi değerlerin inşa edilmesi… Örnek yapılar üzerinden bütün insanlığa bunu beyan edebilmeyi başarması ve buna inanmış kesin inançlı bir kitlenin varlığını da zorunlu kılar.   Yaşadığımız dünya ve tarihsel gerçeklikler bize artık bu dünyanın bittiğini, sonlandığını ve yeni bir dünyaya açık bir yapı oluştuğunu göstermektedir. Önemli olan ise; bu yeni yapının hangi değerler üzerine bina edilmesi gerektiğini öğrenmek ve onu hayata geçirmektir. Bu çerçevede sabit ve değişken ilkelerin varlığını kendi bütünlüğü içinde idrak ederek her insanın kendini gerçekleştirebileceği bir zemini inşa ederek bütün insanlara özgürlüğü tatmalarına vesile olacak bir yeni iktidar alanını inşa etmek zorunluluk addeder.   Son on yıldır yeni arayışlara kapı aralandığını ve bu alanda yeni çalışmalar ortaya konduğunu gözlemliyoruz. Ama batı aydınlanmasının inşa ettiği iktidar gücü yeni dünya sistemini de yine kendi belirlediği yaşam ilkeleri bağlamında ve yapay zeka üzerinden yeni bir insansız dünya kurma hayaline sahip olduğu bilinmektedir. İklim tartışmaları, büyük hastalıkların boy göstermesi pandemi ve benzerleri de bu yeni sistemin kodlarının ayak sesleridir. Dijital diktatörlüğün kurulmasına yönelik çabalar ve bu alanda gizli olmayan gizli yapıların Bilderberg toplantılarındaki tartışmalar da açıkça göstermektedir ki hümanizmanın sonunu göstermektedir. İnsanlığın tükenişini izlemek zorunda bırakılabiliriz. Eğer, vicdan sahibi insanlar bunu görerek Filistinli direnişin açığa çıkardığı aydınlığı rehber edinerek yeni bir dünya kurma arayışını temellendirmezse kaçınılmaz son görülebilinmektedir.   İnsan umuttur… Bu umudu diri tutmanın yolu açıktır. Umudu diri tutarak yeni umutlara kapı aralamak her insana düşen sorumluluğa sahiptir. Yeni bir entelektüel havzaya ihtiyaç olduğu bedihidir. Bu ortamı oluşturacak bir iradeye sahip çıkmak şarttır. Yol açıktır, yolu yürümeye irade beyan edenlere…   Abdulaziz Tantik